Karpal Tünel Sendromu Nedir ?
Median sinir el bileğinden ele doğru ilerlerken ‘‘ karpal tünel(el bileği tüneli ’’ adı verilen bir aralıktan geçer ve sıkışma bu tünel içinde olur. Karpal tünel sendromunda hastaların büyük çoğunluğunda belirgin bir neden saptanamaz.
Karpal Tünel Sendromu Devamı...
Ama sıklıkla elleriyle tekrarlayan işler çok yapan kişilerde örneğin evhanımlarında sık sık bez sıkmaya bağlı, marangozlarda sık alet kullanmaya bağlı gelişebilir ayrıca uzun süre bilgisayar kullananlarda, guatr hastalığı şeker hastalarında, gebelerde sık rastlanır.
Özelikle GECELERİ elleriniz ağrıyor, uyuşuyorsa, karpal tünel sendromu olabilirsiniz.
Karpal tünel sendromunun en sık rastlanılan belirtileri; başparmak, işaret parmağı, orta parmak ile yüzük parmağının yarısında uyuşma, ağrı ve duyu kaybıdır. Bu belirtilerin en önde gelen özelliği geceleri ortaya çıkarak ya da artarak hastayı uyandırmasıdır. Ağrı bazı hastalarda el bileği ve önkoldan dirseğe doğru yayılım gösterir. Hastalığın ileri evrelerinde sinirin ciddi bası altında kaldığı durumlarda elin avuç içi tarafında başparmağın hemen gerisinde de ağrı ile güç ve beceri kaybı ortaya çıkar ve bu bölgede belirgin kas zayıflaması görülür.
. Karpal tünel sendromu en sık 40-70 yaşları arasındaki kadınlarda görülür ve genellikle çift taraflıdır. Karpal tünel sendromu tanısı, hastanın öyküsüyle birlikte fizik muayenesi sonucunda konulan klinik bir tanıdır. Karpal tünel sendromunun tanısını doğrulamakta kullanılan tanı yöntemi iğne elektromiyografisinden (EMG) ‘dir. Bu inceleme ile sinirlerin elektrik iletme gücü ölçülür, böylelikle sinirde bir sıkışma olup olmadığı ve varsa tam hangi seviyede sıkışma olduğu saptanır.
. Karpal tünel sendromunun tedavisi cerrahi olarak median sinirin gevşetilmesi, sıkışmaya neden olan dokuların serbestleştirilmesidir. Ameliyat el bileğinin hemen alt tarafında yaklaşık 1.5-2 cm ‘lik bir kesi ile yapılır ve genel anestezi gerektirmez.
Ameliyattan hemen sonra hastaların tümünde belirtilerin tümü ya da çoğu hemen geçer ve hastalar belirgin olarak rahatlarlar. Uzun zamandır her gece elde ağrı ve uyuşma nedeniyle uyanan hastalar ameliyatın olduğu gece rahat uyumaya başlarlar.
Hastalığın ileri evrelerinde sıkışma nedeniyle sinirde hücre ölümü olabildiğinden karpal tünel sendromu tanısı konulduktan sonra en kısa zamanda ameliyat olunmalıdır. İleri yaştaki hastlarda (70 yaş üstü) bile sonuçlar çok tatmin edicidir. Bu nedenle yaşı ve hastalık evresi ne olursa olsun karpal tünel sendromlu hastlarda cerrahi tedaviden kaçınılmamalıdır.
Kalça Protezi Nedir ?
Kalça kireçlenmesi (koksartroz) kalça ağrısının en sık sebebidir. Daha çok orta ve ileri yaşlarda olur.
Kalça Protezi Gerçekleştiği Aşamaları Nelerdir?
Başlangıçta;
- Kalça hareketlerinde tutukluk
- Ağrı
- Topallama
ve hastalık ilerledikçe topallama belirginleşir ve yürürken özellikle merdiven inip çıkmak çok ağrılı hale gelir.
İlerlediğinde;
- Hasta 300 metre yol yürüyemez
- Ağrı dinlenmekle de geçmez
- Hasta kendi kendine çorap ve ayakkabısını giyemez
- Aynı taraf bacakta kısalık gelişebilir.
Genellikle yaşlılığa bağlı 65 yaş sonrası hastalarda gelişir. Ama çocukluktaki geçirilen hastalıklara ve travmaya bağlı gençlerde de kalça kireçlenmesi gelişebilir.
Gençlerde olma sebepleri Nelerdir?
- Doğuştan kalça çıkığı hastalığı geçirmek
- Kalça ekleminde doğuştan kaynaklanan sebepler
- Çocukluk çağında geçirilen kalça eklem enfeksiyonu
- Perthes hastalığı
- Kalça kemiği kırığı sonrası
- Romatizmal hastalıklar
- Kalça ekleminin avasküler nekrozu
Kireçlenmeye bağlı Kalça Protezi Ameliyatı Kimlere Yapılmalı?
- Hastanın 300 metre mesafeyi ağrısız yürüyemez hale gelmesi
- İstirahatte dahi ağrı olması
- Hergün ağrı kesici almak zorunda kalmak veya ağrı kesicilerle ağrının geçmemesi
- Hastanın günlük aktiviteleri yapacak şekilde hareket kısıtlılığı ve ağrı oluşması (çorabını, ayakkabısını giyememesi vs..). Hastaya kalça protezi ameliyatı önerilmesi için bu 4 maddenin enaz 2 ‘si olması gerekir. Bu dönemde ameliyat olan hastalar ameliyat sonrası oldukça memnun kalacaklardır.
Protez çeşitleri nelerdir?
Kireçlenmeye bağlı kalça kemiğinin başı ve yuva değiştirilir ve buna total kalça protezi denir. Kalça kırığı sonrası ise yalnızca kalça kemiğinin başı değişir ve bu kısmi değişime parsiyel kalça protezi denir.
Total kalça protezleri günümüzde aşınma oranları en az olan SERAMİK-SERAMİK yüzeyler tercih edilmelidir. Ama bu herzaman uygun olmayabilir ve en doğru kararı ameliyat esnasında cerrahınız verecektir.
Günümüz teknolojisi ile üretilen protez tipleri tercih edilerek ve uygun cerrahi teknikle yerleştirildiğinde 55 yaş sonrası yapılan protezler ömür boyu kullanılabilmektedir. Daha genç yaşlarda ise ortalama 15-20 yıl ömrü vardır ama 25 yıla varan sağkalım sonuçları mevcuttur.
Kalça Protezi Amaliyatı
Her bölgenin protez ameliyatı öncesi anestezi ve ortopedik enfeksiyon riski açısından detayları araştırılmalıdır. Bu nedenle ameliyat öncesi hastlarımız kan ve idrar tahlili yaptırılmalı ve gerekirse diş muayenesi yaptırılmalı ve bu tetkikler temiz ise ameliyata alınmalıdır.
Hasta ameliyat öncesi kan sulandırıcı ilaç kullanıyor ise bunlar duruma göre 5 ila 10 gün öncesinde kesilmelidir. Ameliyat öncesi kan nakli gerekebileceği için ameliyat öncesinde kan ayırtmak gerekir.
Hasta ameliyattan 24 saat sonra yürüteç yardımı ile yürütülür ve hasta bu şekilde yürümeyi öğrendikten sonra taburcu edilir. Taburculuk genellikle ameliyat sonrası 2. Günde olmaktadır. Taburculuk sonrası hastaya pıhtı atmasını önlemek amacı ile yaklaşık 30(otuz) gün kullanacağı kan sulandırıcı iğneler verilir. Hastanın yaklaşık 14 (ondört) gün sonra dikişleri alınır ve 3.haftada poliklinik kontrolüne çağırılır.
Amaliyat Sonrası Oluşabilecek Problemler (Komplikasyonlar) Nelerdir?
Ameliyat sırasında kemikte kırılma, sinir yaralanması ve pıhtı atması(emboli) gibi problemler görülebilir. Ameliyat sonrasında ise erken ve geç komplikasyonlar gelişebilir.
Erken komplikasyonlar: Enfeksiyon, derin ven trombozu ve protezi yuvasından çıkması
Geç komplikasyonlar: Protezin erken gevşemesi ve geç dönem enfeksiyonlardır.
Protezi Ameliyatı Sonrası Gelişebilecek Komplikasyonlardan Nasıl Korunulur?
Enfeksiyon; hastanın vücudunun başka bir yerindeki ağır enfeksiyondan protezine enfeksiyon yayılma riski vardır. Bu yüzden protezli hastalar diş çekimi-dolgu gibi işlemler dahil tüm cerrahi müdahalelerde işlemlerden önce koruyucu antibiyotik almak zorundadır.
Protezin yuvasından çıkması; bundan korunmanın en iyi yolu hastanın doktoru tarafından anlayacağı bir dille bilgilendirilmesidir. Bu risk en fazla ilk 1 ayda fazla olup hastanın doktorunun tavsiyelerine uyması ile bu süre sıkıntısız geçirilir.
Pıhtı (emboli) atması; en koruyucu yol hastanın ameliyat sonrası erken yürüyerek mobilize olmasıdır. Hastanın yatağa bağlı kalması emboli riskini en çok artıran sebeplerdendir. Bunun dışında doktorunuz tarafından verilen kan sulandırıcı iğneleri muntazam kullanılmalıdır. Bu önlemler alınarak bu risk en aza indirilebilir fakat tamamen sıfırlamak mümkün değildir.
Batık Tırnak Nedir ?
Batık tırnak ağrılı, yürümeyi zorlaştıran, estetik olarak nahoş bir durum yaratan ve genellikle uzun süre devam eden bir tırnak hastalığıdır. Tırnak çevresindeki derinin kızarmasına ve iltihaplanmasına yol açar. Buna rağmen birçok kişi yanlış yönlendirme ve tedavilerle hastalığı daha zor hale getirmektedir. Aslında alınan basit önlemler ve gerektiğinde yapılan basit müdahalelerle işgücü kaybı yaratmadan batık tırnaktan tamamen kurtulmak mümkündür.
Batık Tırnak Nasıl Oluşur ?
En çok ayak baş parmaklarda olmakla beraber, tüm ayak tırnaklarında batık gelişebilir. Sıklıkla, ayak tırnağının kendi özel yapısından kaynaklanan bu problem, yanlış ayakkabı seçimiyle de gelişebilir. Sivri uçlu ayakkabılar giymek tırnaklarda batık gelişimini kolaylaştırabilir. Tırnak mantarları gibi bazı tırnak hastalıklarının tırnakta oluşturduğu şekil bozuklukları, tırnakta kalınlaşmalar, tırnakların hatalı ve çok dibinden kesilmesi, travmalar, gebelik dönemi batık gelişmesinin diğer sebepleri arasındadır.
Batık Tırnak Tedavisi Nasıl Uygulanır?
Tırnağın yumuşak dokuya batmasındaki temel sebep olan tırnağı uzatan kök oradan uzaklaştırılmadıkça yapılan tüm geçici işlemler sonuç vermeyecektir. Bu hastalara yapılan önemli bir yanlış ise tırnağın bütün olarak çekilmesidir. Bütün olarak çekilen tırnak aynen yeniden çıkacaktır. Birkaç istisnai durum dışında tırnağı bütün olarak çekmemek gerekir.
Kesin çözüm; son derece basit ve etkindir. Sadece batık olan kısmın çıkarılması ile sorun çözümlenir. Batık olan kısım lokal anestezi ile uyuşturulduktan sonra tırnak yatağı ile birlikte ince şerit halinde çıkarılır. Sadece batığı oluşturan ve onu uzatan kök kısmı törpülenerek yeniden batık oluşması da önlenmiş olur. Son derece etkin olan bu işlemle batık tırnak tedavi edilmiş olur. İşlem çok kısa sürede tamamlanır. İşlem sonrasında herhangi bir istirahat dönemi gerekli değildir. Aksine hasta batık kısım çıkarıldığı için rahatlamıştır ve hemen günlük yaşamına dönebilir. Enfeksiyon gelişim riskini önlemek için gerekli görülürse kısa süreli antibiyotik ilaçlar kullanılabilir ve hasta sağlığına kavuşmuş olur.
Tenisçi Dirseği (Lateral Epikondilit) Nedir?
Dirseğin dış kısmındaki lateral epikondil adı verilen kemiğe yapışan tendonların aşırı kullanıma bağlı yıpranması sonucu oluşan ağrıya tenisçi dirseği denir. Tenis oynayanların uygunsuz raket ile backhand vuruşu yaparken bu tendonları zorlaması ile dirseğin dış kenarında ağrı gelişir. İlk olarak tenis oynayanlarda tanımlandığı için de ‘tenisçi dirseği’ adını almıştır.
Tenisçi Dirseği Kimlerde Görülür?
Mesleki olarak eliyle sıkı bir cisim tutularak yapılan işleri ağırlıklı yapan bütün meslek sahiplerinde görülebilir. Sıkı raket tutan tenisçi, sıkı mala tutan sıva ustası, sürekli çekiç sallayan inşaat işçisi, eliyle sürekli temizlik bezi sıkan ev hanımı v.b. gibi birçok kişide rastlanabilir. Son dönemlerde uzun süre bilgisayar kullanmak zorunda olan kişilerde tenisçi dirseği sıklığı artmaktadır.
Tenisçi Dirseği Nasıl Oluşur?
Zorlu aktiviteler sonrası dirseğin dış kenarından önkola yayılan bir ağrı gelişir. El bileğinin yukarı hareketini bununla birlikte yumruk yapma elde sıkı kavrama hareketini yaptıran bütün kas tendon ünitesi
Dirseğin bu dış kenarına yapışır. Sürekli tekrarlayan aktivitelerle bu tendonun dirseğin dış kenarındaki (lateral epikondil) yapışma yerinde
mikroyırtıklar gelişir ve zaman içerisinde tendon yapışma yerinde dejenerasyon(yıpranma) başlar.
Tenisçi Dirseği Tanısı Nasıl Konur?
Hastanın tipik olarak diş ağrısına benzer sabit ve sürekli olarak dirseğin dış kenarı ve çevresinde olan bir ağrısı vardır. Bazen bu ağrı atağı çok şiddetli olabilir ve hastaları acil servislere başvurmak zorunda bırakır. Ve bu sürekli ağrı hayat kalitesini azaltır ve iş verimliliğini düşürür.
Bu şikayetleri olan hasta doktora başvurduğunda tanı için yalnızca muayene genellikle yeterlidir. Dirsek dış kenarındaki çıkıntılı kemiğin yaklaşık 0.5 cm kadar alt kısmına elle baskı uygulandığında ağrı ortaya çıkar ve en hassas noktası bu bölgedir. El bileği yumruk yaptırılır ve el bileğini yukarı doğru zorladığında dirsek dış kenarında ağrı ortaya çıkar. Nadiren dirsek ekleminde ayrıca deformite şekil bozukluğu gibi durumlar varsa başka hastalıklardan ayırmak için tanıda röntgen veya MR gerekebilir.
Tenisçi Dirseği Tanısı Konulduğunda Ne Yapılmalı?
Öncelikle doktorunuzca ilk başvurudaki şiddetli ağrı dindirilmesi için ağrı kesici ilaçlar, buz ve istirahat edilmeli. Bazen bu dönemdeki ağrı şiddeti çok fazla ise dirsek bölgesine doktorunuzca enjeksiyonlar yapılabilir. Bunlar ağrıyı çok hızlı keserler. Ancak burada en önemlisi SAKINMA’dır. Yani hastanın hastanın sık tekrarlanan hareketlerden kaçınması hastalığın sebebini kavrayıp ondan uzak durmasıdır. Sıklıkla ev hanımların uzun süre ara vermeden bez sıkmaları, erkeklerin uzun süre tornavida kullanması, günümüzde de uzun süre Mouse kullanımı ile veya uygunsuz raket ile tenis oynanması ile gelişir. Hastanın kendisinde sebep olan faktörü bilip uzak durması veya gerekli önlemleri alması gerekir.
Amatör tenis oynayanların;
-kolay kavranabilen
-uygun ağırlıkta
– ve çok sert olmayan kaliteli raketlere geçmesi iyi bir çözüm yoludur.
Uzun süre bilgisayar kullanan ve tenisçi dirseği olanlarda;
-el bileğinin altına yükselti(ped) koyarak el bileğini yükselterek klavyeyi daha rahat ve üstten kullanması
-küçük Mouse kullanımından kaçınılması (Mouse küçükse kavramak için daha çok sıkmaya ihtiyaç duyarız)
-avuç içini dolduracak büyüklükte Mouse kullanılması
-mouse un çok sıkı tutulmaması
Ev hanımlarında gelişen tenisçi dirseği durumlarında;
-uzun süre elbezi sıkmaktan kaçınılması
-ev temizliği yaparken sıkma işlemini diğer eliyle paylaştırması
-el bileği ve dirsek kas tendonlarına yönelik germez egzersizleri yapması
Tenisçi Dirseğinde Tedavi?
İlk ağrı oluştuğunda ilaç, buz-istirahat ve gerekli önlemler ile birçok hasta tedavi olabilmektedir. Bu tedavi dirençli bir kısım hastalara özel dirseklik ve fizik tedavi uygulamaları önerilir ve enjeksiyon yöntemleri uygulanır. Hastaların %95’i bu ameliyat dışı yöntemlerle iyileşir. 6 ay bu tedaviler uygulanmasına rağmen rahatlamayan hastalar için ameliyat gerekmektedir.
İlaç istirahat ve özel dirseklikten fayda görmeyen hastalara enjeksiyon uygulanır. Enjeksiyon 2 tiptir. Birincisi steroid içeren enjeksiyonlar; oldukça etkili ve ucuzdur fakat aynı dirseğe en fazla 1-3 kez denenmektedir ve başarı oranı %40-60 arasıdır. İkincisi güncel olarak birçok alanda kullanılan PRP enjeksiyonudur. PRP kişinin kendi kanından alınan iyileştirici hücreler özel bir yöntemle hazırlanıp uygulanmasıdır. Başarı oranı biraz daha yüksektir %60-80 gibi ve hastanın kendi dokusu olduğu için herhangi bir yan etkisi yoktur.
2 dezavantajı vardır; birinci biraz daha maliyetli bir yöntemdir ve ilk 3 gün PRP enjeksiyonuna bağlı ağrı artışıdır. Ama yapılan klinik çalışmalarda steroid ve PRP enjeksiyonlarından ikisi de başarılı olmasına rağmen PRP ‘nin uzun dönemde tekrarlama oranının daha düşük olduğu görülmüştür.
PRP (Kök Hücre Tedavisi) Nedir ?
PRP (Platelet Rich Plasma) ya da TZP (Trombositten Zengin Plazma) doğal tedavi yöntemlerinden biridir. Eklem, kas ve tendon sorunlarının ameliyatsız tedavisi için kullanılan doğal ve biyolojik bir yöntedir.
Bunun yanında son dönemlerde hücre yenileme etkisiyle cilt gençleştirme, dental implant tedavisi ve saç ekilmesinden kırık iyileşmesine kadar birçok alanda kullanılmaya başlanmıştır.
PRP (Kök Hücre Tedavisi) Devamı...
Bunun yanında son dönemlerde hücre yenileme etkisiyle cilt gençleştirme, dental implant tedavisi ve saç ekilmesinden kırık iyileşmesine kadar birçok alanda kullanılmaya başlanmıştır.
Kan hücrelerinden olan trombositler kanın pıhtılaşmasını sağlar. Bunu sağlayan trombositlerde bulunan büyüme ve iyileştirme faktörleridir. Bu faktörler hasarlı dokunun iyileşmesini de sağlayabilir.
PRP-Kök Hücre Tedavisi ‘de yüksek oranda ve çok yüksek sayıda trombosit ve beraberinde çok yüksek oranda büyüme ve iyileştirme faktörü bulunur. Bu ,büyüme faktörleri hasarlı bağ, tendon, kas, yumuşak doku veya hasarlı kıkırdak-menisküsün bulunduğu eklem içine verildiğinde doğal ve hızlı bir iyileşme ve onarım başlatmaktadır.
PRP klinikte veya muayenehanede hazırlanıp uygulanabilir.
Kan tahlilinde olduğu gibi hastadan kan alınır. Kan PRP için özel tüpe alınır. 3200 devirde yaklaşık 15 dakikada santrifüj yapılır. Bu işlem sonrası kan 3 bölüme ayrılmış olacak; tüpün üst kısmına ayrılan plazma ve hemen altındaki trombositten zengin kısım gerekli miktarda alınır ve uygun yere enjekte edilir.
PRP sadece bir ağrı kesici bir tedavi olmayıp, iyileştirici bir yöntemdir.Yararı 4-6 hafta içinde görülür. Enjeksiyondan sonrası 48 saat boyunca eklemin-tendonun zorlanmaması gerekir. Trombositlerin taşıdığı güçlü faktörlerin etkisi ile bölgede güçlü bir hücre hareketi başlar ve enjeksiyondan sonra bazen ilk 2 hafta boyunca ağrı artışı hissedilebilir. Enjeksiyon sonrası devam eden ağrı için parasetamol tableti kullanmak ve gerekirse sık biçimde buz uygulamak yardımcı olmaktadır. Ayrıca kas-iskelet sisteminde hasarın onarılması tek başına yeterli olmayabilir. Kuvvet, esneklik,denge-koordinasyon,hız ve dayanıklılık gibi özellikler de fizik ve egzersiz tedavisi ile rehabilite edilmesi gerekir.
PRP tedavisinin uygulandığı yerler kas-iskelet sisteminin herhangi bir yerinde bağ(ligaman), tendon(kas kirişi), kas ve kıkırdak hasarının olduğu durumlardır.
-spor yaralanmaları ( kas ve/veya tendon yırtılmaları)
-eklem kireçlenmeleri-özellikle diz kireçlenmesi
-aşırı zorlanmaya bağlı tendon hasarları (tenisçi dirseği, golfçu dirseği, omuz kas sıkışması-tendon hasarı, patellar tendiniti gibi tendinit durumlarında)
-topuk dikeni (diğer tedavilere dirençli olanlarda)
Donuk Omuz (Frozen Shoulder) Nedir?
Donuk omuz tanısı adı üzerinde omuz ekleminin donuklaşması yani sertleşmesi ve hareket kaybı olmasıdır.
Hastalığın ana kaynağı AĞRI’dır ve hastanın hareketle ağrısı olacağını düşünerek omuz eklemini sakınarak omuz ekleminin sertleşmesi ve gittikçe hareketin azalması ile omuz eklemi donuklaşır yani hareket edemez. Bu aslında bir kısır döngüdür. Bu döngüyü kırmanın yolu ağrının kesilmesi ve biran önce hareketin artırılmasıdır.
Donuk Omuzun Nedenleri
DONUK OMUZ NEDENLERİ
Neden bazı kişiler donuk omuz şikayetiyle sıkıntı yaşarken diğerlerinin başına böyle bir şey gelmez, işte bu tıp dünyasında şu an için kesin bir cevabı olmayan sorulardan biridir. Kadınlarda daha çok görüldüğü veya orta yaştaki kişilerde daha sık rastlandığı bilinir. Risk faktörü oluşturan diğer etkenlerden bazıları
- Bir ameliyat veya kırık sonrası omzun uzun süre hareket
- Şeker (diyabet)
- Tiroid bezinin fazla çalışması (
- Tiroid bezinin az çalışması (
- Kalp damar
- Akciğer
- Parkinson hastalığı
Donuk omuz rahatsızlığı ilk önce ağrıyla başlar. Omuz ağrısı nedeniyle kolunuzu hareket ettirmek istemezsiniz. Hareketin azalmasıyla tutulma meydana gelir ve böylece hareketler gitgide sınırlanır. Zamanla kolunuzu baş hizanıza ya da geriye doğru hareket ettiremediğinizi görürsünüz.
Donuk Omuz Tedavisi
Kendi haline bırakıldığında donuk omuz şikayetinin zamanla daha iyiye gittiği vak’alar vardır ancak bu süreç 2 yıl gibi uzun bir zamana yayılabilir. Üstelik hareket kısıtlılığı da tamamen ortadan kalkmayabilir. Aşağıda önerilen tedaviler ağrıların bir an önce son bulmasına ve kolun bir an önce normal hareket kabiliyetine kavuşmasını sağlamaya yöneliktir.
Ağrı Kesiciler: Rahatsızlığın ilk aşamalarında en önemli sorun ağrıdır. Bu durumda elbette doktor kontrolünde olmak şartıyla genellikle ağrı kesici ile bu soruna çözüm getirilir.
Omuz Hareketleri: Donuk omuzda hastalar genellikle ağrı nedeniyle kol ve omuzu hareket ettirmekten kaçınır ancak bu omuza daha fazla zarar verebilir. Bununla birlikte omuzu gereğinden çok zorlamak da sakıncalıdır. Doktora danışarak sakıncalı olabilecek, aşırı hareketlerden kaçınılmalı ama kolu tamamen hareketsiz bırakmaktan da kaçınılmalıdır.
Fizik Tedavi: Donuk omuz terapileri en az 45 dakika süren ve ağrılı olabilen terapilerdir. Fizik tedaviye en az 30 – 40 seans devam etmek gerekecektir.
Kortizon Tedavisi: Kortizonun omuz içi ekleme yapılması gerekir. Ama kortizon tedavisi tek başına yeterli değildir, fizik tedavi ile desteklenmesi gerekir. Aksi takdirde ağrılar ve tutulma yeniden ortaya çıkabilir.
KAPALI MANİPÜLASYON: Ameliyathane şartlarında hastanın anestezi altındaki omuz eklemini, kontrollü olarak tüm yönde hareket ettirerek omuzdaki yapışıklıklar açılır ve ardından omuz içine enjeksiyon yapılır ve hasta ameliyathaneden yatağına geçergeçmez omuz eklem hareketleri başlanır. Birçok dirençli vakada çok iyi sonuç veren bir yöntemdir.
Cerrahi Müdahale: Donuk omuz tedavisinde ameliyat çok sık başvurulan bir yöntem değildir. Doktorunuz durumun ciddiyetine ve ne kadar ilerlediğine bağlı olarak cerrahi müdahaleye karar verilebilir. Ameliyat sonrasında yine fizik tedavi gerekebilir. Maalesef yine ağrılı bir süreçtir.